TCMB, son olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın tutuklanması sonrası Türk Lirası’nda yaşanan değer kaybını önlemek amacıyla politika faizini yüzde 46’ya yükseltmiş ve gecelik faizlerin yüzde 49’da oluşmasını sağlamıştı.
YÜKSEK FAİZİN EKONOMİYE ETKİSİ VE FİRMALARDAKİ SIKINTILAR
Politika faizindeki bu artış, TL’deki değer kaybını sınırlı tutsa da, reel sektörde önemli bir mali darboğaza yol açtı. Yüksek faiz oranları nedeniyle krediye erişimin kısıtlanması, birçok firmanın nakit akışında sorunlar yaşamasına neden oldu. Artan maliyetler sonucunda konkordato başvurusunda bulunan şirketlerin sayısı yükselirken, iflasına karar verilen firmaların sayısı ise Mayıs ayında yılın zirvesine ulaştı.
Firmaların yaşadığı bu sıkıntılar, para politikasında bir gevşeme başlayabileceği yönündeki tahminleri güçlendirirken, Haziran ayının ortasında Orta Doğu’da alevlenen gerilim, başta petrol fiyatları olmak üzere enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklerin yeniden canlanmasına sebep oldu.
ENFLASYON HEDEFLERİ VE GELECEK BEKLENTİLERİ
Yılın ikinci enflasyon raporunda petrol fiyatlarındaki düşüşü gerekçe göstererek yıl sonu enflasyon hedefini sabit tutan TCMB’ye yönelik beklentiler, İsrail-İran arasındaki gerilimin ardından yeniden temkinli bir duruş sergilenmesi yönünde oluştu.
Bu çerçevede, enflasyonla mücadelenin giderek güçleştiğine vurgu yapan Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), TCMB’nin politika faizinde daha temkinli davranması gerektiğini belirtti. TEPAV, olası bir faiz indiriminin Haziran enflasyon rakamlarının açıklanmasının ardından, 24 Temmuz tarihli PPK toplantısında değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

