Prof. Dr. Babuşcu, İsrail-İran geriliminin Türkiye ekonomisi üzerindeki potansiyel etkilerini mercek altına aldı. Bu tür çatışmaların petrol fiyatlarını yukarı çekerek enerji maliyetlerini ve dolayısıyla enflasyonu artırabileceğini belirtti. Ayrıca, yabancı yatırımcıların risk algısının yükselmesiyle Türkiye’den uzaklaşmasının döviz kuru üzerinde baskı yaratabileceği uyarısında bulundu.
EKONOMİK KAZANIMLAR ERİDİ Mİ?
Ekonominin son durumunu değerlendiren Babuşcu, “Son 2 yıldaki ekonomik kazanımlarımızın önemli bir bölümü 19 Mart operasyonuyla kaybedildi” açıklamasını yaptı. Mevduat ve kredi faizlerinde 10 puana yakın artış yaşandığını, Merkez Bankası rezervlerinin ise 50 milyar doların üzerinde eridiğini dile getirdi.
BATIK KREDİLER VE REEL SEKTÖRÜN DARBOĞAZI
Prof. Dr. Babuşcu, bankacılık sektöründeki risklere dikkat çekerek, batık kredi miktarının 400 milyar lirayı aştığını vurguladı. Toplam 17.6 trilyon TL’lik kredinin yaklaşık 400 milyar TL’sinin takipte, 1.3 trilyon TL’sinin ise yakın izlemede olmasının bankaların kredi risklerindeki artışı gözler önüne serdiğini belirtti.
Reel sektör için zor bir yıl öngören Babuşcu, “Ekonomide büyümenin sıkıntılı olduğu, finansmana erişimin neredeyse imkânsız hale geldiği bu dönemde reel sektör ciddi bir darboğazla karşı karşıya” dedi. 2025’in ilk 5 ayında konkordato başvurusunda bulunan firma sayısının 2 bin 235’e ulaştığını ve iflas süreçlerinin hız kazandığını belirtti. Yüksek maliyetler, finansmana erişim güçlüğü ve daralan iç talebin özellikle KOBİ’lerin sürdürülebilirliğini tehdit ettiğini ifade eden Babuşcu, “Eğer makroekonomik istikrar ve finansmana erişim koşulları hızla iyileştirilmezse, reel sektörde iflas ve kapanma dalgası daha da büyüyebilir” uyarısında bulundu. İşsizlikteki artışın da tabloyu ağırlaştırdığını ekledi.
ENFLASYON, GELİR ADALETSİZLİĞİ VE İŞSİZLİK ANA SORUNLAR
Türkiye ekonomisinin en can yakıcı üç konusunun yüksek enflasyon, gelir dağılımındaki bozulma ve işsizlik olduğunu söyleyen Babuşcu, çözüm için sadece faiz artışının yeterli olmayacağını savundu. Güçlü bir yapısal reform programı, adil ve öngörülebilir bir vergi sistemi, bağımsız kurumlar ve hukukun üstünlüğünün şart olduğunu dile getirdi.
VATANDAŞ İÇİN DAHA SIKINTILI GÜNLER KAPIDA
Enflasyonda hedeflenen düşüşün sağlanamadığını belirten Babuşcu, yıl sonunda enflasyonun yüzde 30 bandına yakın seyretmesinin olası olduğunu öngördü. Hayat pahalılığının devam edeceğini ve fiyatların yüksek seviyelerde kalacağını ifade etti. Bu durumun, özellikle sabit veya sınırlı geliri olan vatandaşlar için alım gücünün daha da daralması anlamına geldiğini belirtti.
Babuşcu, “Özellikle temel harcamalardan; gıda, kira, eğitim, ulaşım ve enerji gibi kalemlerde gerçek enflasyonun hissedilen düzeyi çok daha yüksek” diyerek, ücret artışlarının bu fiyat artışlarını telafi edemediğini ve halkın yaşam standardının düşmeye devam ettiğini vurguladı. Eğer gelir artışları enflasyonun altında kalmaya devam ederse, önümüzdeki aylarda geçim sıkıntısının daha da yaygınlaşabileceği uyarısında bulundu.
2025 SONU İÇİN KARAMSAR TAHMİNLER
Prof. Dr. Babuşcu, 2025 sonuna ilişkin ekonomik öngörülerini de paylaştı:
Döviz Kuru: Yıl sonunda dolar/TL’nin 44 – 46 bandında olması sürpriz olmaz.
Faiz Oranları: Enflasyon yeterince düşmediği sürece yüksek kalacak; politika faizinin yüzde 35 civarında olacağı öngörülebilir.
Büyüme: Yaklaşık yüzde 3 seviyesinde kalabilir, ancak bu büyümenin istihdama güçlü yansımayacağı tahmin ediliyor.