Dr. Brown’un incelemeleri, 3 bin 300 yıl öncesine tarihlenen mezarda yer alan kil tepsiler ve ahşap asaların, yeraltı tanrısı Osiris’e adanmış cenaze ritüellerinin bir parçası olduğunu gösteriyor. Uzun zamandır sıradan nesneler olarak görülen bu objelerin, Nil Nehri suyuyla yapılan kutsal ritüellerde ve Osiris’in yeniden dirilişini simgeleyen törenlerde önemli bir rol oynadığı ortaya çıktı.
OSİRİS KÜLTÜNE DÖNÜŞÜN İZLERİ
Araştırma, Tutankamon’un ölümünden sonra yapılan törenlerin yalnızca birer defin geleneği değil, aynı zamanda Osiris inancına dayalı diriliş temelli dini uygulamaların da bir yansıması olduğunu ortaya koyuyor. Bu törenlerin, genç yaşta vefat eden firavunun ahiret hayatına hazırlanması amacıyla gerçekleştirildiği belirtiliyor.
TEK TANRICILIKTAN ÇOK TANRICILIĞA DÖNÜŞ
Akhenaten döneminde benimsenen tek tanrılı Aten inancının aksine, Tutankamon döneminde geleneksel çok tanrılı Mısır dinine dönüş işaretlerinin olduğu, araştırmada öne çıkan noktalar arasında bulunuyor. Osiris’e yönelik ritüeller, bu dini restorasyon sürecinin bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.
MEZARDAKİ SIRADAN NESNELER BİLE TARİHE IŞIK TUTUYOR
Tutankamon’un altın maskesi ve zengin hazineleriyle dünya çapında tanınan mezarı, Dr. Brown’un çalışmasıyla birlikte daha önce önem verilmeyen bazı detayların da büyük anlamlar taşıyabileceğini gözler önüne serdi. Elde edilen bulgular, firavunun yalnızca maddi mirasıyla değil, dini ve kültürel mirasıyla da anılması gerektiğini bir kez daha ortaya koydu.

