Ana Sayfa Arama Galeri Video
Kategoriler
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Uzun yaşamanın sırrını 100 yaşına giren kadın açıkladı

    Bilim insanları, bazı bireylerin yaşlanma sürecine diğerlerinden daha dayanıklı olduğunu ve ileri yaşlara rağmen sağlıklı ve dinç kalabildiğini keşfetti. Peki, uzun ve mutlu bir yaşamın sırrı nedir? Genetik faktörler elbette önemli rol oynasa da, yaşam tarzı ve zihinsel tutum da bu konuda belirleyici olabiliyor.

    Bilim insanları, bazı bireylerin yaşlanma sürecine diğerlerinden daha dayanıklı olduğunu

    Chicago Üniversitesi’nden Profesör Emily Rogalski ve ekibi, ‘süper yaşlılar’ olarak adlandırılan bu kişileri incelemekte. Araştırmalar, bu bireylerin iyimserlik, dayanıklılık ve azim gibi belirgin kişilik özelliklerine sahip olduğunu ve aktif bir yaşam sürdürdüklerini ortaya koyuyor.

    DailyMail’de yer alan habere göre, süper yaşlıların en güzel örneklerinden biri olan Dennis, 100 yaşına bastı. Güncel olaylara ilgisi ve haftalık haber takibi ile Dennis, yaşam enerjisi ve hayata bağlılığı ile dikkat çekiyor. Sağlık sorunlarına rağmen, güçlü yaşam sevinci sayesinde dinçliğini koruyor.

    UZUN ÖMÜR İÇİN ALTIN KURALLAR

    Uzmanlara göre, sağlıklı ve uzun bir yaşam için şu alışkanlıklar önem taşıyor:

    Süper yaşlılar, tutkularına odaklanarak yaşam kalitesini artırıyor.
    Keyif alarak yapılan fiziksel aktivite, hareketliliği korumanın en etkili yolu.
    Kendi yaşamlarından memnun olmak, rekabetten daha faydalı.
    Sosyal hayat, zihinsel sağlığı korur ve yalnızlığı önler. Ilımlı alkol tüketimi bile bu sürece katkı sağlayabilir.
    Yenilikler, beyni aktif tutarak yaşlanmayı yavaşlatır.
    Çeşitli yaş gruplarıyla sosyal bağlar, yaşam enerjisini artırır.
    Kendine özen, özgüveni ve olumlu yaşam görüşünü destekler.
    Stresin sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için pozitif düşünce önemli.
    Yeniliklere açık olmak, yaşamı daha anlamlı kılar.
    Topluma katkıda bulunmak, hem bireysel hem de sosyal faydalar sağlar.

    Uzmanlar, uzun ve sağlıklı bir yaşamın sadece genetikle değil, olumlu bir bakış açısı, sosyal ilişkiler ve aktif yaşamla da mümkün olduğunu belirtiyor.